Liderlik

Liderlik sanatında ustalaşmanın önemli bir yolu : Delegasyon

İş dünyasında liderlik yapmanın sadece iyi bir pozisyonu doldurmak değil, aynı zamanda ustalıkla icra edilmesi gereken bir sanat olduğunu düşünüyorum. Bu sanatın da bir dolu kritik faktörü var ve bugünkü konum o faktörlerin başında gelen delegasyon konusu.

Ne yazık ki, delegasyon çoğu zaman ya yanlış uygulanmakta ya da tamamen göz ardı edilmekte. Sadece profesyonel hayattaki yöneticiler değil patronlar için de büyük bir açmaz oluşturan delegasyon konusu göz ardı edildiğinde veya layıkıyla yapılmadığında hem liderlerin hem de ekiplerinin potansiyeli sınırlandırılmış oluyor. Oysa liderlerin vizyoner bir bakış açısıyla zamanlarını ve enerjilerini stratejik alanlara yoğunlaştırabilmesi delegasyon konusunda ne kadar iyi olduklarıyla doğru orantılı.

Steve Jobs bir keresinde “Harika işler asla tek bir kişi tarafından yapılmaz; bir ekip tarafından yapılır.” demişti. Aslında çok basit bir şekilde ifade edilen ve “ekip” olmanın önemini hatırlatan bu cümlede bile liderlerin ekiplerine işleri delege edebilme konusuna vurgu yapılmakta.

Delegasyonun avantajlarını biz de bir kez daha anımsayalım mı?

Bir lider her şeyi kendisi yapmaya çalıştığında, hem kendini hem de ekibini tüketiyor. Halbuki, delegasyon, liderin zamanını daha verimli kullanmasına olanak tanımakla kalmıyor aynı zamanda ekibindeki bireylerin yetkinliklerini geliştiriyor hatta yeni beceriler kazanmalarının önünü açıyor. Ayrıca, delegasyon ekip üyelerine duyulan güvenin önemli bir göstergesidir ki, bu da motivasyonu artırıcı bir unsur. Doğru bir üslupla (burada ‘doğru üslubun’ altını çiziyorum) gerçekleştirilen her delegasyon (yani üzerinden sevimsiz işleri atarmışçasına ve emir vererek delege etmek değil) ekipteki kişilerin kendilerini daha değerli hissetmelerini sağlıyor. Öte yandan yanlış bir üslupla yapılan delegasyon ters tepebiliyor, ekip üyeleri kendilerini değersiz birer ‘köle’ gibi hissedebiliyorlar.

Peki, lidere zaman ve enerji tasarrufu, ekibindekilere de motivasyon ve gelişim fırsatı veren delegasyon gibi faydalı bir yetkinliği engelleyen şeyler ne?

Bir taşla birkaç kuş vurmak varken liderler veya patronlar neden delege etmekten kaçınıyorlar?

Benim gördüğüm sebeplerin başında: “Kimse benim kadar iyi yapamaz”; inancı geliyor. Liderler veya patronlar bulundukları pozisyona gelene kadar geçirdikleri yıllar sayesinde çoğunlukla ekiptekilerden daha deneyimli oluyorlar ancak ekipteki hiç kimse hem de hiçbir işi ondan daha iyi yapamıyorsa liderin kurduğu sistemde veya ekipte bir başka şeyler yanlış gidiyor demektir.

Zaman Eksikliği bahanesi: “Şu anda bunu birine öğretmeye vaktim yok!”; gibi bir düşünce veya bahane de söz konusu olabiliyor. “Öğreteceğime kendim yaparım daha iyi…” Oysa ileride kazanacağı verimli zamanı bizzat kendisinin sabote ettiğinin farkında olmuyor.

Bir üçüncü sebep de (ki, benim en sevimsiz bulduğum sebeptir) bazı liderler bir işi öğretirler ve delege ederlerse bir süre sonra o işi iyi yapan kişi veya kişilerin kendi pozisyonlarını tehdit eder hâle gelmesinden endişe duyuyorlar. Burada yatan güven(sizlik) sorunu (kendine güvenememe, bulunduğu ortama veya çalıştığı şirkete/patrona güvenememe gibi) çok daha büyük bir sorun ki, onu da başka bir yazıda ele alalım.

Delegasyondan korkmak yerine aksine ondan faydalanmak için birkaç ipucu vermek istiyorum:

Bir kere, delegasyon, tüm işlerin devredilmesi anlamına gelmez. Stratejik düzeydeki işler sizde kalabilir, diğerlerini delege edebilirsiniz. Doğru kişiyi seçmeye dikkat edin. Vereceğiniz görevi, o işe en uygun becerilere sahip ekip üyesine vermelisiniz. Önce bu yetkinliğinizi geliştirebilirsiniz. Bunun için (özellikle yeni bir ekip söz konusuysa veya siz o ekibin başına yeni geçmişseniz) İnsan Kaynakları departmanından destek alabilirsiniz.

Beklentilerinizi net olarak belirleyin: Görevin amacını, sürecini ve başarı kriterlerini açıkça ifade edin ki, başarı veya başarısızlık hem sizin için hem de ekibinizdekiler için net ve ölçülebilir olsun.

Ekibinize delege ettikten sonra mutlaka destek olun ama lütfen görevle ilgili her detayı sürekli kontrol etmeyin. Yani mikro yönetimden kaçının!

Ve geri bildirim… Delege ettiğiniz şey uzun soluklu bir görevse periyodik olarak, kısa süreliyse işin sonunda mutlaka ekibinizle birlikte sonuçları değerlendirin.

Özet olarak söylemek istediğim şu:

Delegasyon, liderlikte bir zayıflık veya tembellik değil; aksine gücü artıran önemli bir destektir. Benim gözlemlediğim şey, sorumlulukları ekibine doğru biçimde devreden liderler ve patronlar genelde hem kendilerini hem de ekiplerini daha verimli şekilde yönetebiliyorlar.

Değişime ve yeniliklere daha açık oluyorlar. Daha vizyoner oluyorlar ve iş–yaşam dengesini daha sağlıklı kuruyorlar.

Bağlantı: Linkedin Bağlantısı

Yazar: Tayfun Öneş