Evet. Özellikle de Biz.
Bayram tatili… Hem de uzatılmış bayram tatili… Normalde bayram kelimesinin kendisi bile bir tebessüm getirmeli insanın yüzüne. Ama bu kez pek öyle olmadı.
Sokakta mutsuzluk, sosyal medyada kaygı ve tepki, kimi evlerde sessizlik vardı. Ülke olarak neşelenmeyi unuttuğumuz bir dönemden geçiyoruz.
Peki böyle zamanlarda nasıl motive olunur? Daha doğrusu, bu kadar gerginlik varken motive olmak zorunda mıyız?
Bence evet! Özellikle de biz.
Yani beyaz yaka çalışanlar, hele ki, karar verici isek, bizi örnek almaya çalışan ekip üyelerinin lideriysek…
Çünkü biz asıl karanlıkta başkaları için fener olmak zorundayız.
Ve motivasyon sadece keyifli zamanların yakıtı değildir.
Bazı zor dönemlerde moral motivasyon bir performans aracı değil, bir direnç aracı hatta ilacı gibidir.
Unutmayalım etrafımızdaki hava ne kadar kirliyse, içimizdeki oksijen o kadar değerli aslında.
Her şeyin üzerimize geldiği günlerde bile, neşenin yerini kaygı aldığında bile kontrolü bizde olan tek şey vardır:
O da bakış açımız.
Peki ne yapmalı?
Bu garip ve hazmı zor dönemden geçerken nasıl moralli gideceğiz işimize ve örnek olacağız yönettiğimiz kişilere.
Zihinsel Gürültüyü Azaltın (Mental Detoks)
Sürekli sosyal medya taramak, haber okumak, bildirim kovalamak… Beyni yorar, karamsarlık üretir. Her gün birkaç saat ekranı susturmak, başka olaylarla beslenebilen moralinizin doğal ritmini geri getirebilir.
Sabah ilk okuduğumuz şey sosyal medyada girdiğimiz ‘yankı odası’ndaki haberler değil de, bir kitap paragrafı olsa mesela… Şiir daha da harika olur ama çok romantik ve ütopik bulabilirsiniz diye elinizin altındaki bir kitaptan daha önceden altını çizdiğiniz bir paragrafı okuyarak güne başlamak çok zor olmasa gerek.
Gündemden uzaklaşın demiyorum. Uzaklaşmayın ama onun sizi yönetmesine de izin vermeyin.
Sanatın iyileştirici özelliğini unutmayalım.
Sanat derken de çoğu akşam yaptığımız gibi her zaman oturduğumuz koltuktan bir dijital platform dizisi veya filmi izlemeyi kastetmiyorum. Bir konser, bir resim sergisi, bir tiyatro oyunu gibi, gitme zahmetini veya hevesini yaşayarak katılacağınız aktivitelerden söz ediyorum.
Başkasına İyi Gelmeye Çalışın
Henüz fark etmediyseniz hatırlatayım: Başkasına yardım etmek, tavsiye vermek, destek olmak… kendinizi iyi hissettirir. Çünkü beyniniz “ben işe yarıyorum” sinyalini alır. Bu da moralin hızlı yükselişlerine gerekçelerden biridir
Dolayısıyla bugün yapacağınız küçük bir iyilik bile size motivasyon sağlayabilir.
Duygularınıza Etiket Koysanız…
Moral bozukluğu yaşayan çoğu insan, aslında ne hissettiğini tarif bile edemiyor. Üzgün müsünüz, umutsuz musunuz, endişeli misiniz, öfkeli mi, yorgun mu? Baskın duygunuzu tanımlarsanız, onun sizi ne yönde etkilediğini daha iyi yönetebilirsiniz.
Mola Alma Cesareti Gösterin
“Devam etmeliyim” baskısı, bazen daha çok çökertir. Kısa süreli bir durmak, bazen ilerlemenin ilk adımıdır. Umarım bu bayram tatili molası bu işe biraz olsun yaramıştır. Buna ilave olarak bir hafta sonu mesela bir gün telefonsuz kalmak olabilir, sessiz yürüyüş olabilir, sadece kendinizle baş başa kalmak olabilir.
Güvendiğiniz birkaç kişiyle duygusal açıklık kurabilirsiniz
Zihinsel yük hafiflemeden motivasyon artmaz. Profesyonel biri ya da çok güvendiğiniz bir arkadaşla, politikaya girmeden duygunuzu paylaşmak bile terapi etkisi yaratır. “Ben de aynısını hissediyorum” cümlesi insana yalnız olmadığını hissettirir veya hiç düşünmediğiniz bir bakış açısı sizi rahatlatabilir.
Mikro-Gurur Anları Yaratın: Kendinize “Bugün neyi iyi yaptım?” diye sorun. Cevap “toplantıda iyi konuştum veya iyi not aldım” bile olsa olur. Moralli olmak için büyük zaferler beklemeyin, küçük kazanımların içselleştirilmesiyle daha kolay birikiyor moral.
Fiziksel Moral Yükseltici Ritüel Yaratın
Ruh halimizi değiştiremiyorsak, bedenimizi değiştirebiliriz. 15 dakikalık tempolu yürüyüş, sevdiğin müzikle birkaç dakika dans etmek ya da sıcak bir duş gibi küçük ritüeller bile duygusal iklimi değiştirebilir.
Ruhun ayağa kalkamadığı zamanlarda, bedeni harekete geçirip kendinizi ona emanet edebilirsiniz
İçinizden “Hiçbir şey yapasım yok” demek geçiyorsa (ki hangimiz zaman zaman böyle hissetmedik ki) işte tam da o an aslında bir şeyler yapmanız gerek… Küçük bir adım bile olabilir.
Ve kendinize şu soruyu sorabilmeniz lazım: “Ben böyle bir dönemden nasıl çıkmak istiyorum? Dağılmış bir şekilde mi, içsel bütünlüğümü koruyarak mı?”
Kendini toparlayan kişi, etrafına da güç verir unutmayın. Ailemizdekilere karşı nasıl dirençli olmak zorundaysak takımlarımıza da umut ve ilham kaynağı olmalıyız.
Uzun vadeli başarılar, kısa vadeli moral gücünden besleniyor
Bu zor günlerde motivasyon lüks değil, bir zorunluluk. Hatta asıl bugünlerde motivasyon şart bence. Herkesin pes etmeye meyilli olduğu bir ortamda, ayakta kalanlar sadece daha güçlü değil, aynı zamanda daha değerli olur.
Neşemiz kaçtıysa, tekrar buluruz, bulacağız. Yeter ki yönümüzü kaybetmeyelim.
Ve unutmayalım Daniel Katz’ın da dediği gibi karanlıkta parlayanlar daha güçlü ışık verirler.
Siz bu dönemde kendinizi nasıl toparlıyorsunuz?
Yorumlarda kendi yöntemlerini paylaşabilir veya bu yazıyı bir arkadaşına moral niyetine gönderebilirsin.
Unutmayın, moral de bulaşıcıdır; en az kaygı kadar…
Linkedin Bağlantısı: Link