“Haksızlığa uğradım” demeden önce…

Şirketinizin dinamiklerini iyi anlamanız şart.

Danışanlarımın bazıları çalıştıkları iş yerinde haklarının yendiğinden yakınıyorlar. Ve o kızgınlıkla şirkette alınan kararları, yöneticilerin tutumlarını, yapılan işleri, yapılma şekillerini eleştirip parçası oldukları kurumlarını neredeyse yerden yere vuruyorlar.

Genelde bu tür negatif duygularla yüklü kişileri daha nesnel olmaya yönlendirmek için şirketlerindeki iç dinamiklerin tam anlamıyla farkında olup olmadıklarını sorguluyorum.

Çünkü şirketteki dengeleri iyi anlamadıkça bazı olayları hazmetmeleri, daha nesnel bir bakış açısıyla değerlendirmeleri ve yüklendikleri negatif enerjiden kurtulmaları kolay olmuyor.

Dolayısıyla onları, şirket kültürünü ve misyonunu, üst yönetimde baskın olan kültürü daha iyi anlamaya yöneltmeye çalışıyorum. Her şeyden önce şirketin neyi temsil ettiğini ve nasıl çalıştığını anlamak, kendi hedeflerini ve değerlerini şirketinkilerle uyumlu hale getirmelerine de yardımcı oluyor. Aksi takdirde akıntıyla birlikte değil hep akıntıya karşı kürek çekiyor gibi hissediyorlar. Doğal olarak da erken yoruluyorlar…

Peki o koşturma içinde, günlük görevler ve hedefleri tutturma koşturmaları arasında nasıl anlayacaklar kendi bakış açılarının ve duygu dünyalarının dışında kalan şirket gerçeklerini?

Bunun için de yapılacak basit birkaç şey var aslında.

Örneğin, farklı departmanlardan insanlarla mutlaka ve sık sık ilişkide olmalılar.

Çünkü her bir departmanın nasıl çalıştığını ve hedeflerinin ne olduğunu anlamak, şirketin bütününü daha iyi görmelerine yardımcı oluyor.

Birden fazla departmanı içeren projelerde mutlaka yer almalarını öneriyorum; alamıyorlarsa o projelerin süreçlerini gözlemleme fırsatı yaratmalılar…

Şirketin finansal durumunu da mutlaka takip etmeliler… Nasıl gelir elde edildiği, maliyetlerin nasıl yönetildiği, büyüme için nasıl planlar yapıldığı…

Bunları takip etmedikleri zaman kendilerini şirketin önemli bir parçası hissetmek yerine beklentilerini karşılayan veya karşılamayan bir nesneyle mücadele içinde bir ömür geçiriyormuş gibi hissediyorlar ve karşılanmadığını hissettikleri oranda haksızlığa maruz kaldıklarına inanıyorlar.

Yazar: Tayfun Öneş