Yavaş Karar Verme

Hız Çağında Yavaş Karar Vermenin Stratejik Gücü

Günümüz iş dünyasında hız, sıkça öne çıkarılan ve yüceltilen bir değer oldu. Hızlı hareket etmek, hızlı karar almak, hızlı aksiyon almak her ne kadar rekabet avantajı gibi görünse de, stratejik ve kalıcı başarılar elde etmek için bazen de tam tersini yapabilmek gerekiyor aslında. Yani yavaşlamak…

Birçok lider, hızla karar vermenin cazibesine kapılarak aceleyle alınmış kararların getirdiği sonuçları farketmeyebilir. Oysa, örneğin Harvard Business Review’un yaptığı araştırmaların da gösterdiği gibi,  hızlı kararlar genellikle kısa vadeli oluyor ve iyi çözümler sunsa da uzun vadede beklenmedik problemler yaratabiliyor.

Peki herkes her şey de hızlanmaya çalışırken en azından karar verme süreçlerinde yavaş davranmak çok mu zor?

Veya neden bu konuya değinmek istedim; çünkü, yavaş karar vermenin bazı stratejik avantajları var.

Düşünme Kalitesi Artıyor

Karar alma sürecini yavaşlatmak, derinlemesine düşünmeyi teşvik ediyor. Liderlerin sezgilerine ek olarak veriye dayalı analiz ve farklı senaryoları daha detaylı değerlendirme fırsatı doğuyor. Böylece kararın kalitesi artabiliyor ve geleceğe yönelik riskler minimize edilebiliyor.

Önerim: Eminim yapıyorsunuzdur ama karar alma süreçlerinde üşenmeden SWOT analizi gibi detaylı araçları kullanmak, avantajları ve dezavantajları netleştirmeye yardımcı olabilir.

Grup Dinamiğini ve Motivasyonu Güçlendiriyor

Yavaşlayan karar süreçleri, ekiplerin fikirlerini ifade etmeleri ve katkıda bulunmaları için gerekli zamanı sağlar. Farklı perspektiflerin değerlendirilmesi, işbirliğini güçlendirir ve sonuçta organizasyon içinde daha yüksek bir kabul görme oranına ulaşılıyor. Alınan radikal kararlar bile daha kolay hazmediliyor.

Önerim, karar süreçlerine katılımı artırmak için düzenli ve etkin yapılandırılmış toplantılarla tüm ekip üyelerinin fikirlerini belirtmesi için açık bir ortam oluşturun.

Krizleri Fırsata Dönüştürebilirsiniz

Özellikle kriz dönemlerinde hızlı karar alma baskısı yoğundur. Ancak karar süreçlerini yavaşlatarak krizin ardındaki gerçek sebepleri anlamaya çalışmak, sadece semptomları değil sorunların kök nedenlerini çözmeye olanak tanır. Böylece krizler kalıcı çözümler için fırsat haline gelir.

Önerim, kriz durumlarında beyin fırtınası oturumları ve kök neden analizleri yapmak, ekibin krize yönelik kalıcı ve sağlam çözümler geliştirmesine yardımcı olur.

Stratejik Esneklik Sağlar

Karar vermeyi yavaşlatmak, beklenmedik durumlara karşı adaptasyon yeteneğini artırıyor. Daha düşünülmüş ve sakin kararlar, ani değişimlerde panik tepkilerini azalacağından stratejik esnekliği mümkün kılacaktır.

Önerim, karar alırken farklı senaryolar üzerine çalışarak, olası alternatifleri ve sonuçlarını önceden değerlendirin.

Gerçek Hayattan Destekleyici İki Örnek:

“Jeff Bezos’un “İki Pizza Kuralı”

Duymuşsunuzdur, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, kritik kararlar öncesinde “İki Pizza Kuralı” adını verdiği bir yöntem uygularmış. Bezos’a göre, kritik toplantılar sadece iki pizza ile doyabilecek kadar küçük gruplarla yapılmalı ve bu küçük grupların kararı aceleyle değil, mümkün olan en derin analizle alması teşvik edilmelidir. Bu yöntem, Amazon’un başarıya giden yolda büyük stratejik adımlarının temelini oluşturmuş olabilir.

“5 Neden Yöntemi”

Toyota, karmaşık sorunları çözmek için “5 Neden” yöntemini kullanır. Bir problemle karşılaşıldığında ekip, sorunun yüzeysel semptomlarından ziyade derin sebeplerini bulmak için “neden” sorusunu art arda beş kere sorar. Onlara göre bu yöntem, yavaşlatılmış bir analiz süreciyle sorunun köküne inmeyi ve daha kalıcı çözümler üretmeyi sağlıyor.

Sonuç

Hız çağında yaşıyor olsak da bazen fren pedalına basmak, özellikle de stratejik kararlar verirken bunları yapmak bence çok önemli. Aceleyle alınan kararlar çoğu zaman yeniden ele alınması gereken krizlere dönüşürken, düşünülerek ve daha fazla  katılımcının katkısıyla alınan kararlar kalıcı ve sürdürülebilir başarıyı beraberinde getiriyor.

Bence bugünün “hızlı” hatta “çok hızlı” iş dünyasında, yavaş karar almanın değerini yeniden keşfetmek gerekiyor.

 

Kaynak Bağlantısı : LinkedIn

Yazar: Tayfun Öneş