İletişim; iş hayatının, liderliğin ve hatta özel yaşamın merkezindeki en büyük becerilerden biri.Ancak çoğu zaman iletişim, sadece düzgün konuşmak ya da güzel bir dille e-posta yazıp yollamak sanılıyor.
Gerçekte iyi bir iletişimci olmak: empatiyle düşünmek, açıkça anlatmak ve doğru anda susabilmekten geçiyor.
Ve bu bir yetenek değil, geliştirilebilir alışkanlıklar disiplinidir.
İşte size iletişimi geliştirmek için önemli bulduğum 7 alışkanlık:
1. Dinlemeyi Bilmek: Gerçekten Dinlemek
Dinlemek; sadece kulakla değil, gözle ve zihinle yapılmalı. Dinlemek pasif değil, aktif bir eylemdir.
Yıllar önce bir yöneticim vardı; bizlerle -her fırsatta çok önem verdiğini dile getirdiği- haftalık toplantılar yapardı; ancak toplanılarda ondan başka kimse pek konuşmazdı! Sebebini kendi aramızda sigara molalarında (bir zamanlar forsur fosur sigara içerdim maalesef) çok kez konuşmuştuk. O yöneticimiz, hepimize güya “konuşma hakkı” veriyordu ama hiçbirimiz gerçekten dinlendiğimizi hissetmiyorduk.
2. “Ben Dili” Kullanmak: Suçlamak Yerine Anlatmak
İletişimin en kırılgan noktası, genelde savunmaya geçilen anlar oluyor. “Sen neden hep geç kalıyorsun?” yerine “Zamanında başlamak benim için önemli” diyebilen biri, genelde çatışma yaratmaz aksine çoğunlukla çözüm üretiyordur.
Kendi açınızdan bir düşünün. Muhtemelen her insan gibi siz de performans konusunda eleştirilmeyi sevmez, kolay kolay hazmedemezsiniz. O zaman bu konuda yöneticiniz size ‘Sen yeterince çaba göstermiyorsun’ deyince mi olumlu etkilenip kendinizi toplamanız daha olası, yoksa “senin potansiyeline güveniyorum, bu yüzden yaptığın bazı işleri birlikte gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.” diyerek yaklaşınca mı?
3. Duygusal Zekâyı Devreye Sokmak
İletişim duygularla kurulur, verilerle değil.
Dolayısıyla ne söylediğinizden çok, karşı tarafta nasıl bir duygu yarattığınız önemlidir. İyi bir iletişimci, karşısındakinin ruh hâline saygı duyar ve “zamanlama”ya çok dikkat eder. Maya Angelou’nun şu meşhur sözü ne kadar oğru!
“İnsanlar ne söylediğinizi unutabilir, ne yaptığınızı da… ama onlara ne hissettirdiğinizi asla unutmazlar.”
4. Net ve Sade Olmak
İletişimde karmaşa, kafa karışıklığı hatta dikkat eksikliği yaratır. Sade bir dil, anlaşılmak için en kestirme yoldur.
Bunu bazen ben de beceremediğimi biliyorum; kızlarım biriyle konuşurken beni dinliyorlarsa sonrasında “baba çok fazla ve gereksiz bilgi veriyorsun!” diye takılıyor olmalarından da anlıyorum sade ve öz konuşmayı beceremediğimi. Sanırım yeterince anlaşılamama veya yanlış anlaşılma kaygım sade ve öz konuşmamı engelliyor. Siz benim hatama düşmeyin.
Söyleyeceklerimizi iyi ifade edeceğiz diye her cümleyi süslemek yerine, mesajı berraklaştırmak önemli.
5. Beden Dilini Kullanmak (Tutarlı Olmak)
Göz teması, ses tonu ve mimikler, söylediklerinizin arkasındaki duyguyu taşır. İyi bir iletişimci, söyledikleriyle gönderdiği sinyallerin paralel olmasına dikkat eder.
“İletişimin en önemli bileşeni, söylenmeyeni duymaktır.” diyor Peter Drucker
Çalıştığınız ekibe anlattıklarınızın geçmesi için en azından onlarla konuşma sırasında göz temasında bulunduğunuzu varsayıyorum.
6. Empatiyle Yaklaşmak: “Ben Olsam Ne Hissederdim?”
Empati, sadece ‘anlamak’ değil; anlaşılıp anlaşılmadığını da hissettirmektir. İyi bir iletişimci, karşısındakinin endişesini, beklentisini, sabırsızlığını sezebilen kişidir.
Yeni atandığım görevlerde ilk işim, ekipteki herkesle birebir görüşmeler yapmak olurdu. İnsanları dinlemeden ve tarzlarını az çok anlamadan yönetmenin çok daha zor olduğuna inandım hep.
Bu yüzden iletişimimi neredeyse tamamıyla emir-komuta değil, bağ kurma üzerinden yürütmeye çalışırdım. Sonunda bir iki istisnanın dışında (onlar hep ve her yerde vardır) J ekibimle hem uyumlu hem de motivasyonumuz yüksek çalışırdık.
7. Sessizliğin Gücünü Kullanmak
Bazen karşınızdakinin söyledikleri size saçma veya yanlış gelir veya haksızca yapılan yorumlar içerdiğini düşünürsünüz (en çok da bu durumda, yani haksızlık edildiğini hissettiğimizde) itiraz refleksimiz devreye girer. Onu daha fazla konuşturmak istemeyiz. Susarsak hak verdiğimizi sandığından endişe ederiz. Oysa sessiz kalabilmek de güçlü bir iletişimdir. Bazen hiçbir şey demeden karşınızdakinin söylediklerini bitirmesini beklemek o kadar hoş oluyor ki, kendi gevezeliği içinde saçmaladığının farkına bir süre sonra kendisi de varabiliyor. Ve siz ondan sonra konuşmaya başladığınızda zaten yanıldığını anlama konusunda yol katetmiş bile oluyorsunuz.
“İletişim kurmanın anahtarı, karşınızdaki kişinin sizi değil; kendisini anladığını hissetmesidir.” — Carl Rogers
Özet olarak, iyi iletişimci olmak için elbette güzel bir diksiyon, harika gramerle kurulmuş güzel cümleler etkili olur ama bütün bunlardan daha önemlisi şu üç şey : Samimiyet, niyet ve farkındalık iletişimin yönünü ve kalitesini belirliyor.
İyi iletişim, büyük liderliklerin görünmeyen gücü gibi geliyor bana.