kariyer planlaması

Kariyer Planlamasında Stratejik Hatalar ve Çözüm Önerilerim

Bu makalemde, 33 yıllık profesyonel yaşamımda kariyer planlama konusunda sıkça gördüğüm (hatta bizzat yaptığım) bazı hataları ve bu hataların nasıl önlenebileceğini ele almaya çalışacağım.

Hedef Belirlemek

Birçok çalışan, kariyer hedeflerini net bir şekilde tanımlamadan yola çıkıyor. Günümüz ekonomik koşullarında belki bu çok doğal. Özellikle okul sonrası ilk yıllarda çoğumuz hedef koymayı bir yana bırakıp öncelikle çalışmaktan gurur duyacağımız ve para kazanacağımız bir işimiz olsun istedik. Ancak asıl hata ve mutsuzluklar, işe başladıktan sonraki yıllarda da kariyerimizle iligli kendimize net bir hedef veya yol haritası çizmeyince oluyor. Ancak benim kasetettiğim şey “başarılı olmak istiyorum” gibi genel bir hedef koymak değil. Hatta o, bence hedef bile değil. Çünkü aksini, (yani “başarısız olmak istiyorum”u) hedefleyemeyediğimiz şey, zaten bizim doğal hedefimizdir. Ben ölçülebilir ve somut hedefleri kastediyorum. Örneğin, “Önümüzdeki iki yıl içinde ekip lideri veya genel müdür yardımcısı olacağım” gibi spesifik hedefler koymanızı öneriyorum. Danışanlarımda gözlemlediğim şey “ya olamazsam” korkusuyla bazen bu tür somut hedeflerden kaçınmaları. Oysa gurur ayrı bir şey, o uğurda hedefsiz kalmak ayrı… İki yıl sonra ulaşmak istediğiniz yere ulaşamamak gururunuza dokunacaksa hedefi kendinize saklayın, illa herkesle paylaşmanız, bunu ulu orta dile getirmeniz gerekmiyor ki! Ama mutlaka somut hedefleriniz olmalı.

Hedef koyma konusu da o kadar basit değil tabii. Hedef koyarak ilerlemeyi benimsedikten sonra bir de hedefinizin İngilizcedeki o meşhur tabirle S.M.A.R.T. olması gerekiyor. Yani Specific, Measurable, Achievable, Relevant, Time-bound olması… (Yani Belirli, Ölçülebilir, Ulaşılabilir, Alâkalı, Zamana bağlı) hedefler belirlemeniz gerekiyor. Daha ilk önerimle gözünüz korksun istemiyorum ama maalesef bu da yetmiyor; belirlediğiniz hedefleri belli aralıklarla da gözden geçirmeniz, revize edip etmemek konusunda kafa yormanız gerekiyor.

Aynaya bakmak iydir, dev aynası olmadığı sürece…

Benim genelde gözlemlediğim bir başka hata da kendi potansiyelimizi yanlış değerlendirmek…

Kendimizi dev aynasında görmesek bile olduğumuzdan fazla (veya az) değerlendirmek, yanlış kariyer kararları almamıza yol açabiliyor. Güçlü ve zayıf yönlerinizi anlamak, en gerçekçi planlar yapmanın birinci anahtarı olduğu için objektif ve bilimsel yöntemlerle hazırlanan kişilik envanterlerinden yararlanmanızı öneririm. Sevdiklerinizin söylediği övgü dolu sözler veya ekibinizdekilerden duyduğunuz ‘size yaranma’ güdüsüyle söylenen sözler pek önemli değil hatta bazen zararlı bile olabiliyor. Asıl faydayı gerçekçi değerlendirmeleri bilmek sağlar. Mentörlerden veya koçlardan da destek alabilirsiniz tabii, ancak reklama girer endişesiyle bu konuyu hızlı geçiyorum. J

Şaka bir yana: destek alma konusunu biraz açayım. Sizden ricam başkalarından kariyerinizle ilgili fikir veya destek almayı bir zayıflık olarak görmemeniz… Gerekirse çalıştığınız kurumda güvendiğiniz ve sizden daha tecrübeli birilerinden iç mentörlük desteği almanızı öneririm.

Eğitim (daha da) şart!

Değişen iş dünyasında bilgi ve becerilerimizi güncel tutmamak da, kariyerinizde geri kalmamıza neden olabiliyor. Özellikle dijitalleşme ve teknolojiye uyum sağlama bugünlerde kritik rol oynuyor. Eskiye göre “eğitim şart” mottosu şimdilerde daha da geçerli hâla geldi ama bu konuda artık şöyle bir avantaj söz konusu: Özellikle on-line platformlar sayesinde benim profesyonel hayata atıldığım yıllara kıyasla şimdilerde çok daha fazla eğitim olanağı var.

Networking yani Ağ Oluşturma

Günümüzde birçok işin güçlü bir network sayesinde bulunduğunu biliyoruz. O halde bu konuyu ihmal etme lüksümüz yok. Bu yazıyı okuduğunuz linked-in platformu bu tarz ağ kurma konusunda en etkili platformlardan… Belki de birincisi. O zaman bu platformu olabilecek en aktif biçimde kullanmaya çalışmalısınız. Ayrıca sektörünüzle ilgili etkinliklere katılmak, önemli ve yetkin bulduğunuz kişilerle iletişimde olmak da bir gün önünüze yeni kariyer kapıları açabilir.

Hatta tam bu noktada linkedin platformunun kurucusu olan Reid Hoffman‘ın bir cümlesini de buraya aktarmak isterim:  “Bir kariyer, bir roket gemisine binmek gibidir. Size en fazla potansiyeli sağlayacak olan gemiyi seçin.”

Hayat mottonuz “Ânı Yaşa” bile olsa, iş hayatında kısa vadeli düşünme gibi bir lüksümüz maalesef yok.

Ânınızı kurtarmaya yönelik kararlar almaktan kaçının. Sıkça gördüğüm hatalardan biri de bazen sadece maaş artışı için bir pozisyon değişikliği yapmak oluyor. Bu tarz bir değişikliği ancak çok büyük bir maaş farkı söz konusuysa ve sizi istediğiniz uzun vadeli hedeflerden uzaklaştırmıyorsa yapmalısınız.

Dolayısıyla kararlarınızı alırken sadece bugünü değil, geleceği de düşünün. Hedeflerinize uygun hareket edip etmediğinizi sürekli sorgulayın.

İş-Yaşam Dengesi

Sürekli kariyer odaklı bir yaşam tarzı, uzun vadede tükenmişliğe yol açabiliyor. Ben ne işkolik arkadaşlarla çalıştım, özel yaşamlarını hep ertelediler veya hiç önemsemediler ama bir gün geldi adeta patladılar! Kendilerine zaman ayırmadıkları için üretkenliklerini, motivasyonlarını yitirdiler hatta maalesef uğruna hayatlarını adadıkları işlerini bile kaybettiler. Sırf, o dengeyi ıskalamış oldukları, kendilerine hiç özel zaman ayırmadıkları için…

Özet olarak bazen keyifli, bazen illet bir yolculuk olan kariyer yolculuğu uzun soluklu bir macera. Elbette bilinmeyenleri çok bu yolculuğun… Ancak plansız davranarak o bilinmeyenleri biz de kendi elimizle çoğaltmayalım. Mümkün olduğu kadar planlı gitmek geri dönülemez bir takım stratejik hataları en aza indirgeyecektir. Gündelik hataların üstesinden zaten geliriz…

 

LinkedIn Bağlantısı: Link

Yazar: Tayfun Öneş